Testis Hastalıkları

Testis Nedir?

Testisler, erkek üreme sisteminin en önemli organlarından biridir. Temel görevleri, erkeklik hormonu olarak da bilinen testosteronu üretmek ve sperm hücrelerinin oluşumunu sağlamaktır. Testosteron, cinsel fonksiyonlar için gerekli bir hormon olmakla birlikte, aynı zamanda kas kütlesi, kemik sağlığı, ve genel erkek sağlığı için de kritik öneme sahip bir hormondur.

Spermler, normal vücut ısısına göre daha düşük sıcaklıklarda daha sağlıklı gelişir. Bu nedenle testisler, vücudun dışında, skrotum adı verilen testis torbasında bulunur. Skrotum, testislerin sıcaklığını vücut ısısından yaklaşık 2–4 derece daha düşük tutar ve bu sayede sperm üretimi için ideal ortamı sağlar.

Erkek bebeklerde testisler, ilk olarak karın içinde gelişir. Doğumdan hemen önce veya doğumdan kısa bir süre sonra, testisler yavaşça testis torbasına iner. Bu iniş, üreme sağlığı açısından oldukça önemlidir; inmemiş testis (kriptorşidizm) ilerleyen yaşlarda kısırlık veya testis kanseri riskini artırabilir.

Genellikle testislerden biri diğerinden biraz daha büyük olabilir ve bir testis diğerine göre biraz daha aşağıda durabilir. Bu durum tamamen normaldir, ancak iki testisin boyut ve şeklinin yaklaşık olarak birbirine benzemesi beklenir.

Testis Hastalıkları Nelerdir?

Testis hastalıkları, erkek üreme sağlığını doğrudan etkileyen ve farklı derecelerde şikâyetlere yol açabilen geniş bir hastalık grubunu kapsar. Bu hastalıkların bazıları hafif seyrederken, bazıları acil müdahale gerektirebilir. Testislerde ağrı, şişlik, sertlik, hassasiyet veya ani boyut değişiklikleri genellikle ilk uyarıcı işaretlerdir.

Erken tanı ile çoğu testis hastalığı başarılı bir şekilde tedavi edilebilir. En sık karşılaşılan testis hastalıkları şunlardır:

1. Epididimo-Orşit

Epididimo-Orşit Nedir?

Epididimo-orşit, testis ve testisin arkasında yer alan epididim adı verilen sperm taşıyıcı kanalın birlikte iltihaplanmasıdır. Sadece epididimin iltihaplanması epididimit, sadece testisin iltihaplanması ise orşit olarak adlandırılır. Bu iki yapının aynı anda iltihaplanması, daha şiddetli ağrı ve şişliğe yol açar. Hastalık genellikle ani başlayan, tek taraflı testis ağrısı ile kendini gösterir.

Epididimo-Orşit Nedenleri

Epididimo-orşitin nedenleri yaş gruplarına göre değişir. Genç erkeklerde en sık neden cinsel yolla bulaşan enfeksiyonlardır ve bu durumda çoğunlukla klamidya ve gonore etken olarak karşımıza çıkar. Daha ileri yaşlarda ise hastalık genellikle idrar yolu enfeksiyonlarının veya prostat problemlerinin sonucunda ortaya çıkar. Daha nadir olarak travmalar, uzun süreli sonda kullanımı, kabakulak gibi viral enfeksiyonlar veya tüberküloz da epididimo-orşite yol açabilir.

Epididimo-Orşit Belirtileri

Hastalık çoğunlukla tek taraflı başlar. En karakteristik belirti, testiste ani başlayan ağrı ve hassasiyettir. Testis torbası kızarabilir, testis şişer ve ağrı kasığa kadar yayılabilir. Ateş, halsizlik, titreme, idrar yaparken yanma ve sık idrara çıkma gibi sistemik belirtiler tabloya eşlik edebilir. Cinsel yolla bulaşan enfeksiyonlara bağlı olgularda penisten akıntı da görülebilir.

Epididimo-Orşit Tanısı Nasıl Konulur?

Tanı, çoğunlukla hasta öyküsü ve muayene ile konur. İdrar tahlili ve kültürü, cinsel yolla bulaş şüphesi varsa üretral akıntı kültürü ve kan tahlilleri tanıyı destekler. Testis ultrasonu, testisteki iltihabı doğrulamak ve acil müdahale gerektiren testis torsiyonu gibi durumları dışlamak için kullanılır.

Epididimo-Orşit Tedavisi Nasıl Yapılır?

Tedavide ilk basamak antibiyotik kullanımıdır. Hangi antibiyotiğin seçileceği enfeksiyonun kaynağına bağlıdır. Tedaviye istirahat, testisin yukarıda ve rahat pozisyonda tutulması, soğuk uygulama ve ağrı kesici-antiinflamatuar ilaçlar eklenir. Ağır vakalarda veya apse geliştiğinde hastanede yatış ve cerrahi müdahale gerekebilir.

Korunma Önerileri

Hastalıktan korunmak için cinsel yolla bulaşan enfeksiyonlara karşı kondom kullanmak, idrar yolu enfeksiyonlarını ihmal etmemek ve kabakulak aşısını yaptırmak önemlidir. Ayrıca, uzun süreli sonda kullanan kişilerin hijyen kurallarına dikkat etmesi epididimo-orşit riskini azaltır.

2. Epididimal Kistler

Epididimal Kistler Nedir?

Epididimal kistler, erişkin erkeklerde oldukça sık rastlanan, genellikle yavaş gelişen ve iyi huylu kitlelerdir. Bu kistler küçük, yuvarlak ve sıvı dolu kesecikler şeklindedir. Çoğunlukla bir bezelye büyüklüğündedir, ancak zamanla büyüyerek daha belirgin hale gelebilir. Epididimal kistler testisin üzerinde değil, testisin arkasında bulunan sperm kanallarının başladığı yer olan epididimin başında ortaya çıkar. Kistlerin içi genellikle berrak sıvı ile doludur, bazen bu sıvı sperm hücreleri de içerebilir.

Epididimal Kist Nedenleri

Epididimal kistlerin kesin nedeni çoğu zaman bilinmez. Genellikle epididimdeki küçük kanalların tıkanması veya sıvının hapsolması sonucunda oluştuğu düşünülür. Bu tıkanıklık sonrası sıvı birikimi, kistin zamanla büyümesine yol açar. Çocukluk çağında nadir görülür, çoğunlukla erişkin erkeklerde ortaya çıkar.

Epididimal Kist Belirtileri

Epididimal kistler çoğu zaman belirti vermez ve genellikle kişi kendi kendine muayene sırasında veya başka bir nedenle yapılan ultrason sırasında fark edilir. Küçük kistler ağrıya yol açmaz. Kist büyüdüğünde, testis üzerinde yumuşak ve hareketli bir şişlik hissedilebilir. Bazı durumlarda kist, testiste ağırlık hissi veya hafif rahatsızlık yaratabilir.

Epididimal Kist Tanısı Nasıl Konulur?

Tanı çoğu zaman ürolojik muayene ile konur. Kesin tanı için en sık kullanılan yöntem skrotal ultrasonografidir.

Epididimal Kist Tedavisi

Epididimal kistlerin büyük bir kısmı tedavi gerektirmez. Küçük ve şikâyet oluşturmayan kistler takip edilir. Ancak kist büyüyerek rahatsızlık hissi oluşturursa, kozmetik olarak hastayı rahatsız ederse veya ağrıya yol açarsa cerrahi olarak çıkarılması düşünülebilir. Cerrahi işlem genellikle günübirlik yapılır ve epididimden kistin çıkarılmasıyla tamamlanır.

3. Spermatosel

Spermatosel Nedir?

Spermatosel, epididimin üst kısmında, genellikle testisin arka tarafında gelişen, içi sperm ve berrak sıvı ile dolu kistik oluşumdur. Epididimal kiste benzer, ancak içeriğinde canlı veya ölü sperm hücreleri bulunur. Çoğunlukla iyi huyludur ve kanser riski taşımaz.

Spermatosel, erişkin erkeklerde oldukça sık görülür ve genellikle fark edilmeden kalır. Çoğu zaman rutin muayene sırasında veya kendi kendine yapılan testis muayenesi sırasında fark edilir.

Spermatosel Belirtileri

Spermatosel çoğu zaman ağrısızdır ve tesadüfen fark edilir. Büyük kistler dışında genellikle şikâyet oluşturmaz.
En sık belirtileri testiste  şişlik veya ele gelen kitle ve nadiren cinsel ilişki veya fiziksel aktivite sırasında rahatsızlık hissi olarak sıralanabilir.

Spermatosel Tanısı Nasıl Konulur?

Tanı, genellikle fizik muayene ve skrotal ultrasonografi ile konur.

Spermatosel Tedavisi:

Spermatosel genellikle tedavi gerektirmez. Küçük ve ağrısız kistler takip edilir.
Ancak, kist eğer  hızlı  büyüyorsa, ağrı veya estetik kaygı oluşturuyorsa ya da enfekte olursa spermatosel eksizyonu adı verilen cerrahi ile kist çıkarılır.

4. Hidrosel

Hidrosel Nedir?

Hidrosel, testislerin etrafını saran zarlar arasında normalde az miktarda bulunan sıvının aşırı birikmesi sonucu ortaya çıkan bir durumdur. Bu sıvının fazla birikmesi, dışarıdan bakıldığında testiste balon gibi bir şişliğe yol açar. Hidrosel genellikle iyi huyludur ve çoğu zaman ağrıya neden olmaz, ancak çok büyüdüğünde ağrı ve rahatsızlık yaratabilir veya estetik olarak hastayı kaygılandırabilir.

Hidrosel Nedenleri

Hidroselin nedenleri, yaşa ve ortaya çıkış şekline göre değişir. Yenidoğan erkek bebeklerde görülen hidrosel, genellikle karın boşluğu ile testis torbası arasında doğumdan sonra kapanması gereken kanalın açık kalması nedeniyle oluşur. Bu tip hidrosel çoğunlukla ilk bir yıl içinde kendiliğinden kaybolur.

Erişkinlerde hidrosel genellikle edinseldir ve çeşitli nedenlerle sonradan ortaya çıkar. Geçirilmiş travmalar, enfeksiyonlar (örneğin epididimit veya epididimo-orşit), testis tümörleri veya cerrahi işlemler sonrasında sıvı birikimi meydana gelebilir.

Hidrosel Belirtileri

Hidroselin en yaygın belirtisi, testiste yavaş veya bazen ani gelişen şişliktir. Şişlik genellikle ağrısızdır ve elle dokunulduğunda yumuşak, sıvı dolu bir yapı hissedilir. Çok büyük hidroseller, yürürken veya otururken rahatsızlık hissi yaratabilir. Hastalar çoğunlukla ağırlık hissinden veya estetik kaygılardan şikâyet eder.

Hidrosel Tanısı Nasıl Konulur?

Tanı çoğunlukla ürolojik fiziki muayene ile konur. Kesin tanı için en sık kullanılan yöntem ultrasonografidir. Ayrıca, hidroselin içi sıvı dolu olduğu için el feneri ile ışık tutulduğunda ışığın geçişine izin verir; bu basit yöntem transillüminasyon testi” olarak adlandırılır. Bu test, kitle ile sıvı birikimini ayırt etmede yardımcı olur.

Hidrosel Tedavisi

Hidroselin tedavisi, hastanın yaşı, şikâyetleri ve hidroselin büyüklüğüne göre planlanır. Bebeklerde görülen hidrosel çoğu zaman ilk yıl içinde kendiliğinden kaybolur ve genellikle takip yeterlidir.

Erişkinlerde ise tedavi, hidroselin kendiliğinden kaybolma ihtimali düşük olduğu için genellikle cerrahidir. Ameliyat sırasında, sıvı boşaltılır ve sıvının birikmesine neden olan kese çıkarılır veya ters çevrilip kese dikilerek yeniden sıvı toplanması engellenir. Basit iğne ile sıvı boşaltma (aspirasyon) yöntemi ise tek başına önerilmez, çünkü sıvı kısa sürede yeniden birikir.

Ertelemeyin, Hemen Görüşelim!

  • Feneryolu Bağdat Caddesi No 85/1 Posta Kodu: 34724 Kadıköy/İstanbul - Türkiye

5. Varikosel

Varikosel Nedir?

Varikosel, testisin toplardamarlarının varisleşmesi yani genişlemesiyle ortaya çıkan bir durumdur. Bu durum, bacaklarda görülen varislerin testisteki karşılığı olarak düşünülebilir. Varikosel çoğu zaman ergenlik döneminde veya genç erişkinlikte fark edilir. Genellikle yavaş yavaş gelişir ve çoğunlukla sol testiste görülür. Bunun nedeni ise sol testis toplardamarının anatomik olarak dik açı ile ana damara bağlanmasıdır. Bu nedenle damar içindeki basınç sağa göre daha yüksektir.

Varikosel Nedenleri

Varikoselin kesin nedeni tam olarak bilinmemekle birlikte, temel mekanizma toplardamarlardaki kapakçıkların yetersiz çalışmasıdır. Normalde bu kapakçıklar kanın kalbe doğru tek yönlü akmasını sağlar. Kapakçıkların bozulması durumunda kan geriye kaçar ve damarlarda birikerek genişlemeye yol açar. Bu genişleme, zamanla varikosel görünümünü oluşturur.

Varikosel Belirtileri

Varikosel, çoğu kişide belirgin bir şikâyete yol açmaz ve genellikle rutin muayeneler sırasında fark edilir. Ancak bazı hastalar testiste dolgunluk, ağırlık veya gün sonunda artan hafif ağrı tarif edebilir. Özellikle uzun süre ayakta kalındığında veya fiziksel efor sonrası şikâyetler belirginleşebilir. İleri olgularda, damarlardaki genişleme dışarıdan da fark edilebilir ve solucan yumağı” şeklinde bir görünüm oluşturur.

Çocuk sahibi olamayan erkeklerde sperm kalitesini olumsuz etkileyebildiği için önemli oranda altta yatan neden varikosel olabilmektedir. Bu nedenle bu hastalarda da varikosel mutlaka araştırılmalıdır.

Varikosel Tanısı Nasıl Konulur?

Tanı çoğunlukla ürolojik fiziki muayene ile konur. Muayenede hasta ayaktayken testis toplardamarlarının belirginleştiği hissedilir. Testis hacminin takibi,ve ven çaplarının değerlendirmesi için renkli Doppler ultrasonografi kullanılır. Bu yöntemle aynı zamanda kanın geri kaçış miktarı ölçülür.

Varikosel, her zaman belirti vermese de, çocuk sahibi olamayan erkeklerde sperm kalitesini olumsuz etkileyebileceği için semen analizi yapılması önerilir.

Varikosel Tedavisi

Varikosel tedavisi, hastanın şikâyetleri ve çocuk sahibi olma planına göre belirlenir. Hiçbir şikâyeti olmayan ve çocuk sahibi olmayı planlamayan erkeklerde genellikle tedavi gerekmez, düzenli takip yeterlidir.

Şikâyeti olan veya kısırlıkla ilişkilendirilen olgularda cerrahi tedavi uygulanır. Günümüzde en yaygın yöntem mikroskobik varikoselektomidir. Bu ameliyatta genişlemiş damarlar bağlanarak kanın normal yollardan geri dönmesi sağlanır.

Tedavi edilmemiş varikosel bazı kişilerde kısırlık riskini artırabilir. Bunun dışında, testiste hacim kaybı (atrofi), kronik rahatsızlık hissi gelişebilir. Cerrahi sonrası ise  nadir de olsa  hidrosel oluşumu veya varikoselin tekrar etmesi görülebilir.

6. Testis Torsiyonu (Testisin Kendi Etrafında Dönmesi)

Testis Torsiyonu Nedir?

Testis torsiyonu, testisi besleyen damarların kendi etrafında dönerek sıkışması ve kan akışının kesilmesi durumudur. Bu durum acil bir ürolojik sorundur ve hızla müdahale edilmezse testis dokusu kalıcı olarak zarar görebilir. Genellikle ergenlik dönemindeki erkeklerde görülse de, her yaşta ortaya çıkabilir.

Testis Torsiyonu Nedenleri ve Risk Faktörleri

Testis torsiyonunun en önemli nedeni, testisin skrotumda yeterince sabitlenmemesidir. Bu duruma “çan tokmağı deformitesi” denir ve testisin normalden daha hareketli olmasına yol açar. Ani hareketler, travma veya uyku sırasında dönme sonucu torsiyon gelişebilir.

Testis porsiyonu için en önemli risk faktörleri şunlardır:

  • Ergenlik dönemi: Hızlı testis büyümesi nedeniyle risk artar.
  • Aile öyküsü: Bazı erkeklerde doğuştan yapısal yatkınlık olabilir.
  • Soğuk hava veya ani kasılmalar: Testis torbasındaki kasların refleks kasılması torsiyonu tetikleyebilir.

Testis Torsiyonu Belirtileri

Testis torsiyonu ani başlayan şiddetli ağrı ile karakterizedir ve sıklıkla şu belirtiler eşlik eder:

  • Testis veya kasık bölgesinde ani ve şiddetli ağrı
  • Testiste hızlı gelişen şişlik ve kızarıklık
  • Bulantı, kusma ve bazen ateş
  • Testisin normalden yukarıda ve yatay pozisyonda durması

Bu belirtiler acil durum göstergesidir ve zaman kaybetmeden bir üroloji uzmanına başvurulmalıdır.

Testis Torsiyonu Tanısı Nasıl Konulur?

Tanı çoğu zaman hastanın öyküsü ve fizik muayene ile konur. Fiziki muayenede çok şiddetli ağrılı ve yüksek pozisyonda duran testis tipiktir.

Renkli Doppler Ultrasonografi ile testise giden kan akışının azaldığı veya kesildiği gösterilerek tanı kesinleştirlir.

Testis Torsiyonu Tedavisi

Testis torsiyonu acil cerrahi gerektirir ve müdahale süresi çok kritiktir. İlk 6 saat içinde müdahale edilirse testis genellikle kurtarılabilir. Ancak 12 saatten sonra dokuda geri dönüşsüz hasar başlar ve 24 saati geçen vakalarda testisin alınmasıyla sonuçlanır.

Cerrahi tedavi sırasında, testis dönme yönünün tersine çevirilir (detorsiyon) ve canlılığı kontrol edilir. Testis canlıysa yerine sabitlenir (orşiopeksi). Aynı zamanda karşı testisin de ileride torsiyon riskini önlemek için sabitlenmesi gerekir. Eğer detorsiyon sonrası testis canlılığını kaybetmiş görünümdeyse testisin çıkarılması (orşiektomi) gerekir.

Her türlü sorunuz için çekinmeden bize ulaşabilirsiniz.

📞 +90 530 445 88 52 ✉️ info@sukrukumsar.com

7. Testis Kanseri

Testis Kanseri Nedir?

Testis kanseri, testislerdeki hücrelerin kontrolsüz şekilde çoğalması sonucu oluşan kötü huylu tümörlerdir. Erkeklerde nadir görülen kanserler arasında yer alsa da, özellikle genç ve orta yaş grubundaki erkeklerde en sık rastlanan ürolojik kanserdir. Dünyada her yıl 55.000den fazla, Avrupada ise yaklaşık 21.000 yeni vaka bildirilmektedir. Hayat boyu görülme riski yaklaşık 1/250dir.

Testis kanseri en çok 15–45 yaş arası erkekleri etkiler. Hastalık erken teşhis edildiğinde tedavi başarısı oldukça yüksektir ve iyileşme oranı %90’ın üzerindedir.

Testis Kanseri Nedenleri ve Risk Faktörleri

Testis kanserinin kesin nedeni bilinmemektedir, ancak bazı risk faktörleri tanımlanmıştır.

Bunlardan en önemlileri:

  • İnmemiş testis (kriptorkidizm): Testisin doğumda testis torbasına inmemesi testis kanseri riskinin en önemli nedenlerinden biridir.
  • Aile öyküsü: Birinci derece akrabada testis kanseri öyküsü riski artırır.
  • Önceki testis kanseri öyküsü: Bir testiste kanser öyküsü olan kişilerde diğer testiste risk artar.
  • Genetik ve hormonal faktörler: Bazı genetik değişiklikler ve hormonal bozukluklar hastalığa zemin hazırlayabilir.

Testis Kanseri Belirtileri

Testis kanseri çoğu zaman ağrısız ilerler ve erken dönemde belirgin şikâyet oluşturmayabilir. En sık görülen belirtiler şunlardır:

  • Testiste sertlik veya ağrısız şişlik
  • Testiste  ağırlık veya dolgunluk hissi
  • Nadiren testiste ağrı veya rahatsızlık
  • İleri vakalarda, bel veya karın bölgesinde ağrı, nefes darlığı veya kemik ağrısı gibi yayılım belirtileri

 

Testis Kanseri Tanısı Nasıl Konulur?

Tanı sürecinde önce fizik muayene yapılır, ardından ultrasonografi ile testisin yapısı değerlendirilir. Kan testleri ile tümör belirteçleri (AFP, β-HCG, LDH) ölçülür. Kesin tanı, genellikle testisin cerrahi olarak çıkarılması (orşiektomi) sonrası patolojik inceleme ile konur.

 

Testis Kanseri Tedavisi

Testis kanserinin tedavisi, tümörün hücre tipine ve evresine bağlı olarak planlanır:

  • Cerrahi: İlk basamak tedavi genellikle orşiektomidir (etkilenen testisin çıkarılması).
  • Kemoterapi: İleri evrelerde veya agresif tümör tiplerinde uygulanır.
  • Radyoterapi: Daha çok seminom tipinde erken evrelerde kullanılabilir.

Erken teşhis edilen vakaların büyük çoğunluğu tamamen tedavi edilebilir. Düzenli takip ve görüntüleme, nüks riskini yönetmek açısından çok önemlidir.